Cilt ürünlerinin fazlalığı, bakım yapma amacıyla seçilen ürünler aksine ciltte bozulmalara, kırışıklığa ve erken yaşlanma belirtilerine neden olabiliyor. İşte uzak durulması gereken kozmetik ürünler.
Fondöten kullanımı
Kullanılan fondötenlerin çoğunluğu cilde kattığı renk ile birlikte emilir. Cilt lekelerini örten bu ürünler bakım sağlamak yerine cilde zarar veren etkiler barındırır. Bu nedenle cildinize tonik, serum veya krem gibi ürünler kullanarak hafif bakım yapmak gerekir.
Su geçirmez maskaralar
Özellikle suya dayanıklı olan maskaralar kirpikleri kurutarak aşırı kuruluğa neden olabilir. Oldukça hassas bir yapıya sahip olan gözler ise bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Uzun süre kalıcı olduğu düşünülen maskaralar ise bir zamandan sonra kalıcılığını kaybeder.
Uzun süre kalıcı olan far, boya, mat rujlar ve dudak boyaları ciltte kuruluğa neden olur. Doktorlar oluşan kırışıklıkların cilt hassaslığından kaynaklı bir zamandan sonra ortaya çıkmaya başladığını belirtiyor.
Akne ve sivilceleri gidermek için kullanılan kremler
Marketlerde tretinoin ürünler yüz kremi şeklinde satılıyor. Akne ve sivilceleri ortadan kaldırmak için kullanılan kremler cilde zarar verebilir. Günümüzde sosyal medyada önerilen bazı ürünler birçok kişi tarafından cilt gibi gözetmeksizin kullanılabiliyor. Ancak kremlerin çoğunu, doktor reçetesiyle birlikte kullanmakta fayda var.
Cildi yenilemek için kullanılan ürünler
Retinol, asit, odun kömürü, salyangoz özü ve sentetik yılan zehri vb. birçok maddenin birleşimiyle ortaya çıkan cilt ürünleri cilt için çok zararlıdır. Cildin kaşınmasına, yanmasına ve cilt rahatsızlıklarına neden olabilir.
Cilt yenilemek için kullanılan kozmetik ürünlerin birçoğu doktora danışılmadan tercih ediliyor. Ancak kullanılan bakım ürünün veya ilacın ölçüsü ciltlere göre farklılık gösterebilir. Yüz bakımı yapmadan önce bir dermatoloğa danışmanız oldukça önemlidir.
Ftalatlar
Genellikle plastik ürünleri daha esnek hale getirmek için kullanılan ftalatlar, kozmetik ürünlerin cilde daha iyi yapışmasını sağlar. Bir yandan ise hormonal dengeyi bozarak özellikle hamile kadınlar için büyük bir risk oluşturur.