Cibali Karakolu Müzesi kapılarını açtı: İstanbul’da çok büyük bir eksik tamamlandı
6 mins read

Cibali Karakolu Müzesi kapılarını açtı: İstanbul’da çok büyük bir eksik tamamlandı

Türk tiyatrosunun simge isimlerinden Nejat Uygur ve Zihni Göktay’ın başrolünü oynadığı tiyatro oyunuyla; Cüneyt Arkın’ın başrolde oynadığı sinema filmine de ilham kaynağı olan tarihi yapıda Türk Polisi’ne ait birçok nostaljik obje, belge, malzeme ve silah da sergileniyor. Müzenin restorasyonunda sanat danışmanlığı yapan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Öğretim Görevlisi Yıldız Yılmaz Kaçar “2021’de başlayan restorasyon yaklaşık 2 yıl sürdü. Müzede, çok değerli envanterlerimiz, silahlarımız ve fotoğraflarımız yer almakta, fotoğrafların bir kısmı II.Abdülhamid döneminde İstanbul karakollarının çekilmiş fotoğrafları ve nadide eserler kapsamında. Biz bu müzenin İstanbul’da çok büyük bir eksik olduğunu düşünüyorduk, bu eksiği tamamladığımızı düşünüyoruz. Ayrıca, polisle halkı birleştiren güzel bir aracı olacağına inanıyoruz.” ifadelerini kullandı. İçerisinde polis noktasının da yer aldığı müze; haftaiçi her gün 09.00-17.00 saatleri arasında ücretsiz ziyaret edilebiliyor.

Fatih’te bulunan Cibali Karakolu Müzesi ve Cebe Ali Bey Türbesi, İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı işbirliğiyle sürdürülen 2 yıllık restorasyon çalışması sonrası ziyarete açıldı. Türk polis tarihine dair çeşitli belge, malzeme, silah ve fotoğrafın sergilendiği 3 katlı müze binasının girişinde, mahalleye ismini verdiği de bilinen Fatih Sultan Mehmet dönemi subaşılarından Cebe Ali Bey’in türbesi, dış bölümünde ise özellikle 70’li yıllarda polis teşkilatı tarafından kullanılan ‘Anadol’ marka polis arabası da yer alıyor. Muammer Karaca tarafından yazılan ve başrollerinde Türk Tiyatrosu’nun simge isimlerinden Nejat Uygur ve Zihni Göktay’ın oynadığı tiyatro oyunuyla, Cüneyt Arkın’ın rol aldığı sinema filmine de ilham olan müze haftaiçi her gün 09.00-17.00 saatleri arasında ücretsiz  ziyaret edilebiliyor. Bir bölümü, Cibali Kapısı’nının orijinal duvarlarına bitişik durumda bulunan yapıda deprem riskine karşı güçlendirme çalışmaları da yapıldı. Müzede, bir polis noktasının da bulunuyor. Restorasyon sürecinde sanat danışmanlığı yapan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Öğretim Görevlisi Yıldız Yılmaz Kaçar, müze ve restorasyon süreciyle ilgili bilgi verdi.

“2021’DE RESMİYETE DÖKÜLDÜ; RESTORASYON 2 YIL SÜRDÜ”

Yıldız Yılmaz Kaçar, “İstanbul’da karakollanma tarihi II.Mahmud dönemine dayanıyor. O dönemde Osmanlı Devleti’nde ilk müslim ve gayrimüslimlerin asayişlerinin sağlanması için bu karakol binaları yapılmış. Bir grup karakol da sur kapılarına yapılmış. Cibali Karakolu da onlardan biri. 1800’lü yıllarda polis teşkilatı kurulduğu zamanlarda karakol olarak kullanılmaya başlanmış. Uzun yıllar Cibali’de karakol olarak hizmet vermiş ve bir dönem ise maalesef kaderine terk edilmiş. Daha sonra Polis teşkilatı, kendi elindeki tarihi eserleri ve dokümanları sergilemek, İstanbul’daki bir müze ihtiyacını gerçekleştirmek için Cibali Karakolu’nu müzeye dönüştürme projesini başlattı. Biz de bu projede yer aldık sanat danışmanı olarak. Proje 2021’de resmiyete döküldü; restorasyon başladı ve yaklaşık 2 yıl sürdü. Çünkü içeride birçok şey yeniden toparlandı, düzenlendi ve tekrar revize edildi, 2 sene sonunda açılır hale geldi.” şeklinde konuştu.

“ÇOK DEĞERLİ ENVANTERLERİMİZ, SİLAHLARIMIZ VE FOTOĞRAFLAR YER ALMAKTA”

Kaçar, “Benim için en önemli detaylardan biri içeri girer girmez, sur duvarlarıyla karşılaşacaklar, biz o duvarları açık bıraktık yalnızca bir konstrüksiyon materyali koyduk, kale duvarlarını görecekler. İçeride Cebe Ali Bey’in de türbesi yer almaktadır. Cebe Ali Bey buranın değerli bir şahsiyetidir, zamanında Fatih Sultan Mehmet ile bu kapıdan geçerek önemli bir şekilde destek olmuştur. Karakol içinde ilk göze çarpan şey enteresan bir biçimde Cebe Ali Bey’in türbesidir. Alt katta bir polis noktamız var, hem müzeyi hem karakol yapısını devam ettirmek üzere kurulmuş. Üst katta ise bir odamız var odada çok değerli envanterlerimiz, silahlarımız ve fotoğraflarımız yer almakta. Bu fotoğrafların bir kısmı da II. Abdülhamid döneminde İstanbul karakollarının çekilmiş fotoğrafları ve nadide eserler kapsamında. En üst katta ise hoş sürprizler var, Nejat Uygur’un balmumu heykeli ve o tiyatronun bir küçük canlandırmasını yaptık. Aynı zamanda oyundan da bir parça video gösterilmekte. Bunun haricinde en üst katta bir sanal gerçeklik videomuz var, karakol önünde küçük bir Osmanlı sahnesi canlandırıldı. İnsanlar telefon ve tabletleriyle QR kod okutarak bu sahneyi görebiliyorlar. Bir rölyefimiz var, bu rölyefte İstanbul’da var olan ünlü 3 ayrı karakolun görsellerinin olduğu. Yine alt katta bir kioskumuz var, Cibali Karakolu, İstanbul Karakolları ve Polis tarihine dair bilgiler öğrenilebilecek.” dedi.

“İSTANBUL’DA BU MÜZENİN EKSİK OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORDUK TAMAMLADIK”

Kaçar, “Biz bu müzenin İstanbul’da çok büyük bir eksik olduğunu düşünüyorduk, bu eksiği çok güzel tamamladığımızı düşünüyoruz. Ayrıca, polisle halkı da birleştiren, eksik noktaları tamamlayan bir aracı olacağına inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir